Sen Anlat Karadeniz

Uzun zamandır yazmıyorum çünkü bir seriye fazlaca takıldım ve seri tamamlanmadan yazmak istemiyorum. İş, güç, kpss derken de çok hızlı ilerleyemiyorum maalesef. Peki neden hiç adetim olmadığı halde bir Türk dizisi yazısı yazmaya karar verdim? Aslında Tv izlemiyorum ve izleyenlere de küçümseyici bakışlar atıp "Allah'ın size verdiği beyni böyle çürütmeye utanmıyor musunuz?" demekten de kendimi alamıyorum. Yargılayıcı olmak doğru da olabilir yanlış da ama bu kendime engel olamadığım bir konu. Televizyon tiksintimi benimle beraber herkes paylaşsın istiyorum.
Neyse, konuyu dağıtmayayım. 
Her ne hikmetse çarşamba günleri bir şekilde kendimi halamlarda buluyorum ve çocuklarla oynayayım derken yarım yamalak da olsa "Sen Anlat Karadeniz"i izleme şerefine eriştim. Dünkü bölümünü ise neredeyse tamamen. Ve iş yerinde bir miktar boş vakit bulmuşken de bu konuda bir şeyler yazmadan duramayacağıma karar verdim.
Rtük diziye ciddi bir ceza kesmiş diye duydum. Rtük'ün iki yüzlülüğünü tartışmak istemiyorum. Çünkü aslında bu ülkenin, bu ülkede yaşayan insanların iki yüzlülüğü. Çocuklarını satan anneler ve babalar, tecavüze uğrayıp hamile kalan engelli genç kızların bu kadar yaygın olduğu bir ülkede tabi ki yapılması gereken ilk ve tek şey televizyon dizilerine ceza kesmek ve sol elle yemek yiyen şeytan mı değil mi onu tartışmak. Her zaman kullandığım bir cümle var. "İstatistik yalan söylemez." Ülkede hayatının bir döneminde bir tür tacize, şiddete, kısıtlanmaya maruz kalmayan bir tane kadın kalmamış neredeyse. Her gün filancanın engelli bir kızı varmış, tecavüz etmişler; filancanın başına şu gelmiş demeden bir gün geçmiyor. Rtük de dizilere ceza keserek insanların güvende olması için yapılacak ilk şeyi yapıyor doğal olarak. En azından bir devlet yöneticisi televizyona çıkıp yok efendim bizde böyle şeyler deyip inkar etmedi. Onu da beklerdim aslında ama diziyi yayınlayan kanal düşündüğünde bu dizinin yayınlanmasının da bir amaca hizmet ettiğini görebiliyor insan tabi.
Gerçi belki başka bir zihniyette insanlar olsak böyle bir konuya dikkat çekilmesi belki yararlı olur, insanları bilinçlendirebilir diyeceğim de bu şartlarda ancak kadınlara işkence etmenin yeni yöntemlerini sunmak dışında bir şey sağlayacağını sanmam.
Dizinin kahramanı, sekiz yıllık işkence mağduru "Nefes" adlı genç bir kadın. Bu kadın sekiz yıldır kaçmak için başarısız bir çok deneme gerçekleştirmiş. Tamam çocuğum, daha lisedeydin, korktun, beceremedin de sekiz yılda hiç mi büyümedin, akıllanmadın, hiç mi öğrenmedin bir şeyler? Allah'ın sana verdiği beyni kullanmadın? Dizi bu ya öyle olmuş işte. Hadi sonunda başardın, bir cesaret çıktın. Niye? Sürekli ağlamak, başka bir adamın esiri olmak için. Neden? Çünkü bu adam iyi, karadenizli, mert. O yüzden hanım kızın işlevleri, ağlamak, sözde adama itiraz etmek, elinden bir şey gelmemesi ama adamın sözüyle çorba pişirip söylediklerini yapması üzerine kuruldu. Onca şey yaşamış bir kadın zamanla demir gibi sertleşir. Hele de hala kaçmak için umudu, cesareti, çabası olan bir kadın. Sürekli ağlayıp "Bizi gönder Tahir." diyerek üç gündür tanıdığı adamın emir eri olmaz. 
Dizi Karadenizlileri anlatıyormuş. Öyle diyorlar. Doğru, anlatıyor anlatmasına da bunun neresi iltifat onu anlayamadım. Ben bir Karadenizli olsam diziye hakaret davası açarım. Bir gram mantık içermeyen davranışlar, sürekli bir dayak yemeler, gereksiz her yerden üç beş tane çıkan silahlar tüfekler. İçlerinden biri iki dakika düşünse, beynini kullansa sorunu çözebilecek beki ama hep bir yapmacık bir artistlik çabası. Hayır kızın ağlamak konusundaki başarısını çıkarsak oyunculuklar kötü, cümleler yapmacık. En beğendiğim karakterlerden biri olan Asiye bile kocasının saçma sapan laflarının karşısında susuyor. Karadenizlilere hakaret dedim ama asıl beni korkutan bir hakaret değil de gerçek olması. Bu saçmalıkların bir kısmının doğru olduğunu bilecek kadar Karadenizli tanıdım ve bu bile bölge insanları için hoş duygular beslememek için yeterli diye düşünüyorum. Ama ben yine de dizinin Karadenizlilere hakaret olduğuna inanmak istiyorum. 
Dizide toplum yapımızı korumaya yönelik alt mesajlardan bahsetmeden geçmeyeyim. Sürekli bir "Sekiz yıldır adamdan çocuk yaparken aklı nerdeymiş, ben olsam kendi işimi kendim çözerdim." alt mesajı var. Haksız bir mesajdan çok mantıksız aslında ama o konuya çok girmeyeceğim. Bir de Nefes'in başka bir adamla fotoğrafı çıkması mevzusu var. Allah'ım zihniyetinize tüküreyim demekten alamadım kendimi. Lise çağında işkence görmeye başlamış genç bir kızın yakında onu kurtarmaya çalışan bir adamla birlikte olması kadar normal bir durum mu var? O yaşta, o acıyı çekmiş her kadın en küçük kurtulma umudunu kullanır. Bu doğal olduğu gibi haksız da sayılmaz. Ancak tabi kadının kocasını aldatmış olması ihtimali bir anda şeytana çevirdi kadını. Çünkü zorla birlikte yaşadığın, sana işkence eden insan da "kocan" oluyor. Hayır zaten adam kadının ondan kaçmaya çalıştığını biliyor. Bunun neresinde bir aldatma var onu anlamıyorum. Aldatmanın yalan içermesi gerekmiyor mu? Ama Nefes'in "melek Nefes" olması gerektiği, namusunun bir şekilde kurtarılması gerektiğinin de farkındaydım. Yani kocasından çocuğu olabilir. Onun bir kaç hafifletici sebebi var. Sonuçta kocası ama başka bir adam kabul edilemez. Sonuç olarak resimdeki beyefendi kızımızın kardeşi çıktı da milletçe rahatlayabildik.
Dizi boyunca Karadenizli insanların "adam"lığına bir vurgu var tabi. Ama o adamlık kızımızın bir sevgilisi olmasını kapsamıyormuş onu da anladık. Hani karşılıksız olarak yardım ediyordu? Kadın onu sevmek zorunda mı yani? Hemen kıskançlık kokan tavırlar, hakaretler. Demek ki o kadar da karşılıksız değilmiş. Hayır, Nefes de her zamanki gibi duyduğu hakaretlerin cevabını vermek, tepki göstermek, çekip gitmek yerine ağladı. En sevdiğim kadın tipi. 
Neyse, Türkiye dizileri, yapılış amaçları hakkında söylenecek çok şey var ama şimdilik bu kadarı kafi diye düşünüyorum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.
Not: Dizideki efsane çekim hataları ve mantıksızlıklara hiç değinmedim. Ama siz anladınız onu. :)

5 yorum:

  1. Mantık hataları öle göze çok batmıyor ama düşünen insanında ilgisini çekiyor açıkcası.Bu dizinin tutmasının tek nedeni var bence kadına şiddet!.Bunu gören yapımcılar buna yönelik daha çok dizi yapmassa bende merve değilim aha bunu buraya yazıyorum.Çünkü başrollü dizilerde böyle başlamıştı.Bknz anne,küçük ağa vb vb vb .....

    YanıtlaSil
  2. öyle tabi ki. bir dizi tutuyor bir bakıyoruz bütün kanallarda türevleri. ama belli türleri konuları zaman zaman bize neden iteliyorlar sorgulamak lazım.

    YanıtlaSil
  3. of!Baya gömmüşsün ya.Eksikleri elbette var ama ben sevmiştim :) Gerçi şu ara çıkardıkları bölümlerde oyunculuklar gerçekten vasat :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır o kadar kötü değil tabi. :) Mesela ben her hafta izliyorum.Her hafta yansıtılan zihniyete sinir olup eleştiriyorum. Yine izliyorum. Aranızda garip bi ilişki var.

      Sil
  4. Yazını çok beğendim.Ama son cümlede ki olayda yani sevgilisinin olmasına Tahir'in sinirlenmesindeki esas büyük sacmaligi yazmamissin.Ya Tahir'de bu kadının sevgilisiydi o bölümde Allah aşkına neden sen sevgilisiyken önceden başka bi sevgilisinin olmasına kızarsın bu ne sacmalik.Eger o fotoğraftaki adam gerçekten sevgilisi olsaydı dizi bunu namussuzluk olarak gosterecekti ama aynı şey Tahir'le olunca bi şey yok.Bu sacmaligi yazanlar neyin kafasını yaşıyordu ya?

    YanıtlaSil